25 Nisan 2017 Salı

Bizi de gör ey Türk Hava Yolları !!!

23 Mayıs 2017’de Cezayir’in başkenti Alger’de başlayacak olan Batimatec Fuarı’na katılmak üzere 21 Mayıs tarihinde saat 13:00’de Nevşehir Havalimanı’na ulaştık. Havalimanı üzerinde fırtına meydana geldiği gerekçesiyle, ilk önce uçağımız bir saat rötar edildi ve sonra da iptal oldu. Bunun üzerine bize birkaç saat sonraki bir uçak için bilet verdiler. Fakat bu arada biz o uçağın da iptal olması ihtimaline karşılık, 4440849 numaralı THY Çağrı Merkezi’ni arayarak, akşam 22:00’de hareket edecek olan İstanbul-Cezayir uçağına yetişemeyebileceğimizi, dolayısıyla Kayseri, Ankara gibi Nevşehir’e yakın sayılabilecek olan  havalimanlarından hareket edecek bir İstanbul uçağından bize yer vermelerini rica ettik.
Karşımdaki hanımefendi bana iki cümle söyledi.
1.       Nevşehir Havalimanı bakıma girdiği için kapalı. Oradan aradığınıza emin misiniz ?
2.       İlgili uçuş numarasına bağlı olan uçuş henüz iptal edilmiş görünmüyor, dolayısıyla herhangi bir işlem yapamam.
Ben de kendisine “Nevşehir Havalimanı madem kapalı, nasıl oluyor da  uçuşumu  görebiliyorsunuz “ diye sorarak zaman harcamak istemedim. Fakat karşımdaki hanımefendi seviyemi koruduğumu görünce, daha da üzerime geldi ve bana “yardımcı olmamı istediğiniz başka bir şey var mı” diyerek beni tahrik etmeye devam etti. Ben de usulünce kendisine “Apronda deve kesmeyle, içinden taze tezek kokusu yayılan gazeteleri dağıtmakla (çocukluğum Tuz Gölü havzasında hayvan otlatmakla geçti, bilirim)  ve Morgan Freeman’ı reklam yüzü yapmakla olmuyor. İşinizi yapamıyorsunuz” diyerek yanıt verdim ve daha fazla yardıma ihtiyacım olmadığını ifade ederek çok teşekkür ettim.
İkinci uçağı da iptal ettiler, üçüncü uçağımız ise Kayseri’den hareket edecekti ve biz arabamızla Kayseri’ye gidip, havalimanının otoparkına arabamızı bıraktık ve İstanbul’a geldik. İstanbul’a indiğimizde ise dönüş biletimizin Nevşehir’e olması ve fakat arabamızın Kayseri’de olması sebebiyle, dönüşümüzü İstanbul – Kayseri olarak güncellemelerini istedik. THY ofisi bize adeta “sizin çileniz dolmamış, arayın şu numarayı da döngünüzü tamamlayın” dercesine,  4440849’u aramamızı tavsiye etti. Aradığımda her karşıma çıkan kişiye derdimi anlatıyordum ve o da bir başkasına bağlıyordu. Sonunda dördüncü kişiye de derdimi anlattıktan sonra, beni 6-7 dakikalık bir bekleme sürecine aldı.  Sonrasında bir şikayet formu doldurmamız gerektiğini söyledi. Benim verdiğim sözlü talebe istinaden onlar bilgi girişini yaptılar ve bana bir de numara vererek, onunla takip etmem gerektiğini söylediler.  Ertesi gün beklediğim sonucu aldım, talebimiz olumsuz yanıtlanmıştı. İstanbul- Nevşehir biletimiz yanacak ve onun yerine tekrar üç kişilik İstanbul – Kayseri bileti almak zorunda kalacaktık.
Sonuç olarak
·         Cezayir uçağımız kaçtı, yerine ceza ödeyerek bir sonraki güne yeni bir bilet aldık.
·         Dönüş iç hat biletimiz yandı, yerine yeni bilet almak zorunda kaldık.
·         THY yaptığı siyasi ve liyakattan uzak  kadrolaşma sonucunda ülkenin, müşteri memnuniyetinden en uzak hizmetini veren kuruluşu olma iddiası güttüğünü ispatlamış oldu.
·         Deve kesmenin herhangi bir şeye faydası olmadığını öğrenmiş olduk. İnsanların başarılarının din-siyasi görüş gibi kriterlerle hiçbir ilişkisi olmadığını gördük.
·         Zaten sürekli zarar etmekte olan THY’nin bu yönetim anlayışıyla batmasının bile mümkün olabileceğini gördük.
·         Tüm bunlara rağmen, zamanında kalkan uçakların, doğru işleyen timetable’ların, uçaklarda düzenli yemek servisi olmasının bir lütuf olduğunu ve bunların da oraya torpilsiz giren kişilerin sayesinde yürüdüğünü düşünüyoruz.
Cezayir’ gitmek üzere koltuğuma oturduğumda, önümde duran Skylife dergisini incelemek istedim ve kapağı ilgimi çekti. “Türk Hava yolları Somali’ye Yardım Ediyor” (#TurkishAirlinesHelpSomalia) diyerek hamasetin dibine vuruyordu kapak. Kendisinden hizmet almak için kucak dolusu para veren yolcularına azap çektiren ve onların makul taleplerini bile karşılamayan THY, Somali’ye yardım ediyordu.  Bunu görünce dayanamadım ve o sırada bana doğru yaklaşmakta olan hostes hanımefendiye  “biraz da bizi görseniz” dedim. Ne dediğimi anlamadığını söyledi ama “önemli değil “ diyerek riski savuşturdum.
Değişik tarihi şahsiyetlere atfedilen “milletler hak ettikleri gibi yönetilirler” sözünü pekala şirketlere de uyarlayabilir ve “şirketler er veya geç hak ettikleri yere gelirler”  diyebiliriz. Böyle giderse THY’nin nereye gideceği de aşikar.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder